13 Şubat 2015 Cuma

YEREL TARİH ARAŞTIRMACISI SEBAHATTİN KARACA ,”SANAYİ GELİŞECEK DİYE BU TOPRAĞIN TARİHİNİ YOK SAYAMAYIZ”

YEREL TARİH ARAŞTIRMACISI SEBAHATTİN KARACA ,"SANAYİ GELİŞECEK DİYE BU TOPRAĞIN TARİHİNİ YOK SAYAMAYIZ"

 

KYME ANTİK KENTİ, TARİH TURİZMİNE AÇILMALI

 

AKDENİZ'İN KALBİ ALİAĞA TARİH KOKUYOR

 

KARACA, "ALİAĞA ANTİK KENTLERİ İLE TURİZMDE KUZEY EGE'NİN BAŞKENTİ OLABİLİR"

 

FOTOĞRAFLI/

 

ALİAĞA BELEDİYESİ

 

İZMİR-ALİAĞA(13.02.2015) - Kuzey Ege'nin duayen turizmcisi ve yerel tarih araştırmacısı Sebahattin Karaca, Aliağa merkezli yayın yapan Sahil Radyo'da Yunus Yeşilöz'ün hazırlayıp sunduğu "Açık Görüş" programına konuk oldu.Kuzey İzmir'in tarihi üzerine birçok makale ve araştırmaya imza atan Sebahattin Karaca,  canlı yayında deneyimli gazeteci Yunus Yeşilöz'ün sorularını yanıtladı. "Akdeniz'in kalbi Aliağa tarih kokuyor" ifadesini kullanan Karaca, "Aliağa antik kentleri ile turizmde kuzey Ege'nin başkenti olabilir. Zira sanayi gelişecek diye bu toprağın tarihini yok sayamayız" diyerek, Kyme Antik kentinin turizme açılması gerektiğini söyledi. 

 

GEDİZİ GÖREN AOULİSLER KYME ŞEHRİNİ KURDU

Bakırçay bölgesinin bilinmeyen tarihine ışık tutan  çalışmalar yapan yerel tarih araştırmacısı Sebahattin Karaca, 3300 yıllık kent olan Kyme'nin zorunlu göçler sonrasında kurulduğunu belirterek, şöyle konuştu:  "Kyme denilince  akla ilk önce Yunanistan'daki yaşayan halklar gelir.Bunlar Dorlardır, Aoulisler ve İyonlardır. İyonlar genelde Yunanistan'ın güneyinde ve deniz kıyısında yaşarlar. Aoulisler Yunanistan'ın orta bölgesinde yaşarlar ve tarım ve hayvancılıkla uğraşırlar. Dorlar ise kuzeyde baskın insanlardır. Bunlar devamlı toprağını genişletmek isterler. Bunun içinde barış değil savaş yolunu tercih etmek isteyen bir topluluk. Dorların baskısıyla Aoulisler göç etmek zorunda kaldılar. Yunanistan'ın orta kesimine ilerleyen Dorlar, Aoulisleri yerlerinden ediyor. Aoulisler once Gökçe Ada, Midilli sonra da  Sakız Adasına geliyorlar. Fakat tarım toplumu olduklarından adalarda ekilebilir alan olmadığından oradan Truva'ya geçiyorlar. Truva'dan güneye doğru inmeye başlıyorlar. Düzgün sulak arazi arayışına giriştikten sonra bir gün Gediz'i görüyorlar. Gediz'i görünce gönülleri bu bölgede kalıyor. Bu bölgeye yerleşelim dediklerinde M.Ö 10 yy. Bu da yaklaşık 3400 sene önce ye denk geliyor. HİTİT'ler 12 yy da dağılınca bu bölgede HİTİT'lerin askerleri kalıyor. Larissa ve Pitane'de dostane olarak karşılanmadıkları için nerede yerleşebiliriz dediklerinde Kyme bölgesini görüyorlar. Ve oraya şehri kuruyorlar. Tabi o gün gelen ilk Anadolu'nun batı yakasına ayak basan Aoulisler Kyme'yi kuruyorlar. Dorlar baskı uyguladıkça kitleler devamlı gelmeye başlıyor. Her gelen grup Kyme'nin yönetimde bir şehir kuruyor. Böylece Aliağa'nın hudutlarında beş şehir kuruluyor"

 

ÜLKE GELİŞSİN DİYE KÜLTÜRÜ ORTADAN KALDIRMAK DOĞRU OLMAZ

Kuzey İzmir'in tarih bakımından göz ardı edilemeyecek bir bölge olduğunu ifade eden Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü: " 1974 Kıbrıs çıkarmasından hemen sonra bu bölge sanayi bölgesi ve askeri bölge olarak ilan etti. Yapılan yatırımlarla birlikte bu bölge heba edildi. Yerini Antalya ve Marmaris bölgesi aldı. Bu bölge tarih bakımından göz ardı edilemez. Yani sanayiyle tarih bir arada sürdürülür mü ? zor ama mümkün. Aliağa'da, kyme'nin tarihini, 3300 yıllık kentlerin varlığını ve kalıntılarını görebiliyoruz. Bölgeyi sanayile tamamen doldurmak hiçbir zaman doğru olmaz. Bir gün gelecek nesil sorar adama ne yaptınız. Niye sanayiye kurban ettiniz diye.  Sanayi ile kyme'nin tam tepesinde olmamalı biraz daha uzakta olabilir. Sit kanunu normal. Sit kanunu bir kez delindi mi bir daha önünü alamayız. Kurul bu konuda dengeyi korumalı. Ülkenin gelişmesi söz konusu, gelişsin diye de kültürü ortadan kaldırmakta doğru olmaz" 

 

KYME, TARİH TURİZMİNE AÇILMALI

Kyme Antik şehrini medeniyetin başkenti olarak nitelendiren Sebahattin Karaca, şunları söyledi: "Kyme herhangi bir şehir değil, mesela Bergama bir Efes değil bir medeniyetin başkentidir." Diyerek, şunları kaydetti:"Aliağa'da  5 tane şehir var. Bayındırlık bakanlığı döneminde buralar devlet planlama teşkilatı tarafından planlandı. Daha sonra planlamalar yerel yönetimlere verildi. Zamanında burada tarihi dokuya önem verilmemiş. Kyme'yi korunmaya yönelik planlamalarda geniş alanlar bırakılmamış. Tabi ki sanayi olmalı burada bu faaliyet yapılırken de 3300 yıllık tarihe herkesin saygı duyması lazım. Herkes orayı nasıl koruyabilirim sorusunu kendine sorması gerekir. Anıtlar kurumunun duruşunu da önemsiyorum. Gerçekten azıcık esnetseler kuralları işin sonucu kötü olur. Orada ki araziler de dolaştığınız zaman testi kırıkları ile küp kırıklarını rahatlıkla görebilirisiniz. Su kanalları yapılarak suyu şehre getirmişler. Önemli bir medeniyet kıymetini bilmek lazım" 

 

Aliağa Belediyesi'nin Kyme ile ilgili çalışmalara önem verdiğini sözlerine ekleyen Karaca, "Aliağa Belediye Başkanlığı beni davet ettiler. KYME'le ilgili özel çalışma yapıp yapamayacağımız sordular. Bu konu zaten bizim ilgi alanımız içerisinde dedik. Güzel bir sonuç çıkacağına da inanıyorum. " diye konuştu.

 

Radyo programı sonrasında  Alman tarih araştırmacısı Wili Weber ile birlikte Kyme antik kentini ziyaret eden Sebahattin Karaca,  antik şehir kalıntılarında incelemelerde bulundu.